Toprak yatırımı, finansal geleceğini güvence altına almak isteyenler için her zaman güvenilir bir liman olarak görülmüştür. Ancak bu alana adım atarken yatırımcıların aklında pek çok soru belirir: Arsa mı, yoksa tarla mı daha kârlıdır? Yatırım yapılacak araziyi mutlaka fiziki olarak görmek gerekir mi? Hisseli tapu ne gibi riskler barındırır? İşte arazi yatırımına dair merak edilen bu soruların uzman bakış açısıyla yanıtları.
Arsa ve Tarla Arasındaki Fark Nedir? Hangisi Daha Çok Kazandırır?
Yatırımcıların en çok karıştırdığı iki kavram olan arsa ve tarla, temelde nitelik farkıyla birbirinden ayrılır. Arsa, üzerine konut, sanayi tesisi veya turizm alanı gibi yapılar inşa edilmesi için imar izni verilmiş, yani niteliği belirlenmiş bir toprak parçasıdır. Tarla ise henüz bu tür bir nitelik kazanmamış, genellikle tarımsal faaliyetler için kullanılan arazilerdir.
Peki, hangisi daha kârlı bir yatırımdır? Uzmanlara göre, eğer yatırımcının doğru zamanı bekleyecek finansal gücü ve sabrı varsa, en yüksek kazancı tarla yatırımı vadeder. Tarla, zaman içinde imar planlarına dahil edildiğinde veya çevresindeki projelerle değerlendiğinde, yatırımcısına diğer tüm yatırım araçlarından daha fazla getiri sağlama potansiyeline sahiptir. Arsa ise niteliği belirlendiği için değerlenmesinin bir kısmını tamamlamış, daha hızlı nakde çevrilebilen bir yatırım aracı olarak öne çıkar. Acil nakit ihtiyacı durumunda toprağın değerinin altında satılma riski bulunduğundan, uzmanlar bu tür yatırımların uzun vadeli düşünülmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Yatırımın Anahtarı: Doğru Fiyat ve Devlet Politikaları
Başarılı bir arazi yatırımının en kritik kuralı, mülkü “alırken kazanmaktır”. Bu prensip, arazinin fiziksel özelliklerinden veya konumunun güzelliğinden daha önemlidir. Yatırım mantığı rakamsaldır ve doğru fiyattan alınan bir mülk, coğrafi konumu ne olursa olsun kazandırma potansiyeli taşır.
Yatırımcılar için en güvenilir yol göstericilerden biri de devletin yatırım planlarıdır. “Devlet en akıllı yatırımcıdır” ilkesi, arazi yatırımcıları için bir pusula niteliğindedir. Çünkü devlet, yaptığı yatırımların (otoyol, organize sanayi bölgesi, havalimanı, turizm tesisleri vb.) atıl kalmasına izin vermez ve bu bölgelerin gelişimini destekler. Bu nedenle, devletin yatırım yaptığı veya planladığı bölgelerdeki imarsız araziler dahi gelecekte yüksek değerlenme potansiyeli taşır. Şehir planlarını ve bölgesel kalkınma projelerini takip etmek, yatırımcılara hangi bölgelerin parlayacağı konusunda önemli ipuçları verir.
Hisseli Tapu Riskleri: Yatırımda Neden Müstakil Tapu Tercih Edilmeli?
Arazi yatırımında yatırımcıların en çok dikkat etmesi gereken konulardan biri de hisseli tapulardır. Uzmanlar, özel bir proje ortağı olunmadığı sürece hisseli arazilerden uzak durulmasını tavsiye etmektedir. Bunun en önemli nedeni, hissedarlar arasında yaşanabilecek anlaşmazlıklar ve “şufa (ön alım) hakkı” olarak bilinen yasal durumdur.
Şufa hakkı, bir hissedarın kendi payını satmak istemesi durumunda, diğer hissedarlara bu payı aynı bedelle öncelikli olarak satın alma hakkı tanımasıdır. Bu durum, yatırımınız üzerinde tam kontrol sahibi olmanızı engeller ve satış sürecini zorlaştırabilir. Yatırımın temelinde “kafa rahatlığı” olması gerektiğini belirten uzmanlar, bu gibi riskleri ortadan kaldırmak için tek sahibi olan “müstakil tapulu” arazilerin tercih edilmesini önermektedir.
Tarım Arazilerine Yapı Yapılabilir mi?
Yatırımcıların sıkça sorduğu bir diğer soru ise tarım arazilerine yapı inşa edilip edilemeyeceğidir. Mevcut düzenlemelere göre, 5 dönüm (5.000 metrekare) ve üzeri büyüklükteki arazilere belirli koşullar altında yapı yapılması mümkündür. Tarımsal veya hayvancılıkla ilgili bir faaliyet yürütülmesi şartıyla, arazinin toplam alanının %5’ini ve 250 metrekareyi geçmeyecek şekilde bir yapı inşa edilebilir. Ancak bu izinler, birinci derece sulu tarım arazileri gibi verimliliği yüksek ve korunması öncelikli olan alanları kapsamamaktadır. Bu tür arazilerde yapılaşmaya izin verilmez.